Milliyet 74 yaşına bastı… Benim Milliyet’le ilişkim gazetenin doğduğu yıllarda başlar… Koyu Fenerbahçeli olan babam, kuruluşundan itibaren arka sayfasını spora açmış ve en güçlü kalemleri kadrosuna katmış olan Milliyet’e aboneydi. Milliyet’i okumaya arka sayfasından başlar, bütün gün fırsat buldukça diğer sayfalarını okur, akşam da mutlaka eve getirirdi. Rahmetli Abdi İpekçi yönetimindeki Milliyet eve de giren, her kesime hitap eden ciddi ve güvenilir bir gazeteydi. Biz çocuklar evde Milliyet’i okumaya resimli hikayelerinden başlardık. Sonraları Milliyet’in çocuk ve gençlik yarışmalarına ilgi duyduk. Bulmacalarına sardırdık. Zaman içinde siyaset sayfalarına geçtik.
Kader beni 1986 yılında Milliyet kadrosuyla buluşturdu. Milliyet okurluğundan yazarlığına geçtim. Son 38 yılı, yani Milliyet’in ömrünün yarısını gazeteyle birlikte geçirdim. Güzel ve heyecanlı yıllardı. Gazeteciliğin zahmetini de yaşadık zevklerini de tattık. Binlerce okurla buluştuk, iletişim kurduk, dertlere ortak olduk, birçok sorunun çözümüne katkıda bulunduk.
Kaderin bana çizdiği yola tüm kalbimle müteşekkirim.
Gazetemiz geleceğe yol alırken…
Yıllar boyu bu gazeteye emek veren tüm çalışanları ve tüm yönetenleri yürekten kutluyorum… Başta Abdi İpekçi olmak üzere artık hayatta olmayan yönetici ve yazarları saygıyla anıyorum…
Değerli okurlarla birlikte… Daha nice yıllara…
YANGIN
Türkiye Mart ayında son 50 yılın en yüksek sıcaklığını yaşamış…
Yunan basınına göre Yunanistan da Nisan ayında son yılların en yüksek sıcaklıklarına tanık olmuş.
Uzmanlar bu yazın çok sıcak geçeceğini haber veriyor…
Yunanistan’da orman yangınlarına hazırlık olmak üzere özel yangın söndürme birlikleri oluşturuluyormuş…
Hatta oluşturulmuş ve tatbikata başlamışlar…
Türkiye’de de orman yangınlarına hazırlığın şimdiden başlaması gerekiyor…
Mayıs’ın ikinci yarısından itibaren aşırı sıcaklar ve orman yangınları çıkagelir…
Gereken hazırlık yapılıyor mu?
Yangın söndürme uçağı ve helikopteri kiralama anlaşmaları yapılıyor mu?
KASİS
İsveç’te derler ki;
“Eğer bir yerde çok fazla kasis varsa orada trafik kültürü düşüktür.”
Ben de sordum.
– Sebep?
Onlar da şöyle açıkladılar.
“Tabelayı okumak yetmiyorsa, okuduğunu anlamıyorsa, fiziksel engel ile durdurmak zorunda kalıyorsun demektir. Bu aynı şekilde kaldırım yüksekliği için de geçerlidir, kaldırımlar yükseldikçe medeniyet iner.” (Alıntı)
KAFİYE
Ülkemizde zaman zaman yağ, benzin, ampul, ilaç gibi ürünlerin sıkıntısı çekilir de…
Kafiye sıkıntısı çekildiğini bilmiyorduk…
Cemal Süreya’nın “Şapkam Dolu Çiçekle” kitabını yeniden karıştırırken bu konu dikkatimizi çekti…
Ünlü şairin o satırlarını aynen aktarıyoruz:
“…Şiirimizde kafiyenin bırakılması dilimizde kafiye imkanı bulunmamasındandır biraz da. Osmanlıcadan Türkçeye geçtikten sonra bir süre taze kafiyelerle iş idare edildi. Sonra sonra bir kafiye yoksulluğuna düşüldü. Dilimizin yapısı gereği (önek yoktur dilimizde) kafiye yapmanın olanakları sınırlıdır. Onlar kullanıldıktan, eskitildikten sonra sonra bir bunalım başladı. Bir çok şairin hep Yahya Kemal’in kafiyeleriyle yazmasının nedeni budur: Bu yüzden kafiyesiz şiire geçiş bir zorunluğun karşılığı olmuştur. Ya da bir zorakiliğin bozulması.”
Gerçekten öyle midir? Kafiye sıkıntısı yüzünden mi kafiyesiz şiire geçilmiştir? İşte yeni bir tartışma konusu…
GÜLSE
Gülse Birsel’den bugüne dek cevabı bulunamamış sorular:
1 – Tarzan’ın neden sakalı yoktur? Köse değilse, tıraş olmayı ormanda nasıl öğrenmiştir?
2 – Neden dükkanını kapatıp giden esnaf, kapıya “10 dakika sonra döneceğim” yazar? Ne zaman gittiğini nereden öğreniriz…
3 – Cumartesi ve Pazartesi’nin neden kendi isimleri yoktur?
4 – Dolmuşlardaki fiyat tarifesinde “en kısa mesafe” neden “indi-bindi” olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mı binilir?
5 – Bulmacalarda boru sesinin karşılığı neden hep “ti”dir? Bulmacaları hazırlayan arkadaşlar hiç “ti” diye ses çıkaran boru görmüşler midir?
6 – Neden ilanlarda “doktordan temiz araba” diye yazılır? Hipokrat yemininde ”arabamı temiz kullanacağım” şeklinde bir madde mi vardır? Arabayı sadece doktorlar mı temiz kullanır?
7 – Fred Çakmaktaş ve Barny Moloztaş’ın soyadları neden Türkçedir?