Sünnet hekimlerinden ‘kaçak sünnet’ açıklaması: Sorunun küçük kısmı
Kayseri’de sağlık kabininde sünnet edilen 7 yaşındaki F.E.B.’nin cinsel organının kangren olması olayına ilişkin açıklama yapan Sünnet Hekimliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Op. Dr. Fatih Çanaklı, “Bu tek vaka sünnet konusundaki sorunun medyaya yansımış çok küçük bir kısmıdır” diyerek yetkisiz yapılan sünnet işlemlerine dikkat çekti.
2015 yılında yürürlüğe giren genelge ile yetkili sağlık memurları dışında sünnet yapmanın yasaklanmış olmasına rağmen yaygınlığına ve bunun yarattığı tehlikelere dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
SORUNUN ÇOK KÜÇÜK BİR KISMI
“Sağlık Bakanlığımızın sünnet konusundaki 2014 yılında yayınlanan genelgesine göre, sünnet işlemini 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren sadece tabip (tıp doktoru) olan kişilerce yapılabileceği karara bağlanmıştır. Bu tarihten önce sünnet işlemini yapma yetkisi olan sağlık memurlarından bu yetki alınmış ve sağlık kabinlerinde sünnet işlemi yapılması yasaklanmıştır. Aynı genelgede, tabip dışındaki kişiler tarafından sünnet işleminin yapıldığının tespiti halinde, 1219 sayılı Kanunun 25’inci maddesinde yer alan ‘Diploması olmadığı halde, menfaat temin etmek amacına yönelik olmasa bile, hasta tedavi eden veya tabip unvanını takınan şahıs iki yıldan beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır’ hükmü doğrultusunda işlem görür denilmiştir.
Genelgenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geçen 10 yıla yakın sürede, ülkemizin çeşitli kentlerinde ve başkentimizde, sünnet yapma yetkisi bulunmayan sağlıkçı, pansumancı, hastane temizlikçisi, öğretmen, atadan babadan alaylı sünnetçi olarak tanımlayabileceğimiz kişiler sünnet yapmaya devam etmişlerdir. Hatta bu kişilerin bir kısmı kendilerini halkımıza doktor, cerrah olarak tanıtmakta, kliniklerinin internet siteleri ve sosyal medya hesapları bulunmakta ve reklamla sünnet yapmak için aile ve çocuklara tanıtımlar yapmaktadırlar.
Kayseri ilinde bir sağlık kabininde yapılan yasadışı sünnet sonrasında oluşan ciddi komplikasyon hepimizi derinden üzmüştür. Mağdur çocuğumuza ve ailesine geçmiş olsun dileklerimizi sunarız.
Ancak bu tek vaka sünnet konusundaki sorunun medyaya yansımış çok küçük bir kısmıdır. Her yıl on binlerce çocuğumuz, sünnet yapma yetki ve ehliyeti olmayan kişilerce sünnet edilmekte, doğru cerrahi işlem, sünnet sonrasında uygun tıbbi bakım ve takipten mahrum olarak sakatlıklarla iyileşmektedir. Sünnet gibi, tıbbi bir gerekçe olmaksızın ailelerin kararıyla, dini ve geleneksel nedenlerle uygulanan bir cerrahi işlemin, çocuk için en ideal koşullarda ve en düşük komplikasyon oranlarıyla ve sadece doktorlar tarafından uygulanması elzemdir.
Sünnet Hekimliği Derneği olarak halkımızın sünnet işlemi konusunda bilgisini artırmak, kaçak sünnet yapanlarla mücadele etmek ve hekimlerin sünnet konusundaki bilgi ve becerilerini güncel tutmak konularında çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz.
Başta Sağlık Bakanlığımız olmak üzere adli mercilerimizi, kamu idarecilerimizi Türkiye’nin her yerinde pervasızca sünnet yapmaya devam eden kişilerin faaliyetlerini durdurmaları ve gerekli yasal cezaların düzenlenmesi için davet ediyoruz. Bu anlamda ilk meşaleyi yakan ve anılan sağlık kabinini kapatan Kayseri Develi ilçesi kaymakamı Sayın Yusuf Turan’ı kutluyor ve kaçak sünnetle mücadelede devletimizin yanında olduğumuzu kamuoyuna saygılarımızla duyuruyoruz.”
(HABER MERKEZİ)